Yanlış anlamazsanız, dilenci değilim...

Birbirine oldukça yakın kavramlar olarak ''yardım'' ve ''iyilik'' olgularını inceleyeceğiz. Tek bir anlamdan ziyade, özneye göre oldukça farklı algılanan ve ifade edilen kelimeler olduğundan, sözlükte değil, içimizde ne anlama geldiğine bakalım. 

İyilik, (iyi ve kötü olgularından doğduğu için) bir karşılık beklentisi olmadan yapılan, karşıdaki kişi talep ettikten sonra veya haberi olmadan gerçekleştirilen, derecesi (küçüğü-büyüğü olmayan), vicdan mastürbasyonu ile yapılmayan, kişinin her zaman yararı ile sonuçlanmama ihtimali olabilecek bir kavramken yardım, karşılık beklentisi ihtimali olabilecek, karşıdakinin talebi doğrultusunda gerçekleşen, derecesi (küçüğü-büyüğü olan), vicdan mastürbasyonuna iyi gelen, kişinin genelde yararı ile sonuçlanan bir kavram olsun. 

Bu kavramlar sınırları olmayan ve birbirinin içine geçmiş, yaşantılardan yola çıkarak tanımlayabileceğimiz hassas kelimelerdendir. Pekala herkesçe farklı ifade edilebilir. Ben, benim penceremden nasıl göründüğünü sizinle paylaşacağım.

İyilik:

Öncelikle iyilik, yapan kişinin içinden gelir. Sokakta yaşayan birine para vermek ona yardımcı olmak anlamına da gelir ama iyilik hanenize yazılır. Kimse sizi ''hadi iyilik yap, yap da yap.'' diye zorlamaz, istediğiniz için yaparsınız. 

Gerçekleştirme aşamasında veya sonrasında ''acaba bir karşılığı olur mu?'' diye genelde düşünmez, yapar-geçersiniz.

Karşıdaki, iyiliğe ihtiyacı olduğunu belirtebilir veya haberi olmadan eylem gerçekleşebilir: ''İyilik yap, denize at. Balık bilmezse, halik (yaratıcı) bilir.'' 

Toplu bir şekilde iyilik yapılabilir fakat ''toplu iyilik'' diye bir ifade yoktur. 

Üstü kapalı, kişiye belli etmeden olabilir hatta iyilikte, yapan kişi kimliğini gizleme eğilimindedir. 

Derecesi yoktur; yani iyi bir şey yapmışsanız ''bu iyilik küçük mü oldu? büyük mü oldu?'' demezsiniz. 

İyilik, kişinin iyi oluş halini desteklediğinden, ihtiyacı karşılar. İyilikte yarar sağlama durumu vardır fakat bir beklenti olmadığından, ''vicdan mastürbasyonu'' durumu yoktur. 

İyilik, herkesçe iyilik olarak adlandırılır mı? Bence hayır; iyilik gerçekleştirdiğinde bunu herkes iyi olarak görmeyebilir: ben sana iyilik yaptım dediğiniz kişi ''o bana iyilik değil kötülük oldu'' da diyebilir.

Yardım:

Yardım eden kişi rahat bir şekilde karşılık talep edebilir: ''Sana yardımcı olurum, sen de bana ol.'' Hatta bu, o kadar yaygındır ki, yardım eden karşılık istenmediğine dair beyan etme gereği duyar. Takas usulu olan yardımda da neye ihtiyaç varsa o verilir, elde ne varsa o sunulur; bu da ''karşılıklı yardım'' denir.

Yazılı olmayan anlaşmalar gibi, bir şekilde ihtiyaç anında yardım talep etme hakkı saklı kalır; zamanı gelince geri talep edilen bir hediye kartı/gizli kart gibi düşünebilirsiniz. Bazıları sırf ileride ona yardım edin diye yardımcı oluyor. Sinsi dediğin her yerde sinsi işte. Birine yapılan yardım zamanı gelince insanın gözüne sokulabilir: ''Ben sana yardımcı olmuştum bunu nasıl unutursun?''

Birine yardımcı olmak için öncelikle ortada bir talep olmalı. ''X konusunda yardıma ihtiyacım var'' demeli ki biz de konuya yönelik yardımcı olabilirim. Elbette talepleri duymadan da yardımcı olabiliriz fakat kişiyi/içindeki durumu etraflıca bilmek gerekir. İyi niyetli olsak da x konusunda yardıma ihtiyacı olduğunu düşünürken aslında y'ye ihtiyacı olduğunu öğrenebiliriz. Bir şekilde davranış/niyet ataması yapmış oluruz -ki bu oldukça yanlış olur. Durumu detaylı bilmek ve harekete geçmek, kişinin beyanı doğrultusunda olacaktır.

''Toplu yardım'' diye bir şey var. 100 çocuğa birden kıyafet gönderimi buna örnek olabilir veya bir aileye erzak yardımı yapılacakken tek tek insanlara ''salça, un, yağ lazım mı?'' diye sormak yerine erzak paketi yollanabilir. 

Derecesi yani küçüğü-büyüğü olur. Bir öğrenciye aylık 200 lira yardım ile 1000 lira arasında ciddi yardım derecesi farkı vardır. 

Üstü kapalı yardım vardır fakat nedense yardımcı olan kişi genelde bu durumu diğerleri de bilsin ister veya daha açık bir şekilde yapmayı tercih eder. 

Sonucu karşımızdakinin yararına mı olur? Bence evet. Özellikle talebi önceden bilip için ona göre hareket ettiğimiz için işin sonunda bize ''sen böyle böyle yaptın ama bu benim için yardım değildi'' deme ihtimali çok düşüktür.

İyiliği karşılıksız bir olgu olarak aldığımdan, yardım çıkarlar için zemin hazırlayabilir. Vicdan mastürbasyonuna daha uygundur. İnsanlar yardımı içini rahatlatmak için yapabilir. Yani sonuçta birine yardım ettiniz boru mu? Kimse yardım etmezken siz ettiniz. Siz yardımsever birisiniz.


Arkadaşlar arasında iyilik ve yardım nasıl olıyor, biraz da buna bakalım. ''Arkadaşlık dahil olmak üzere tüm ilişkiler ihtiyaçtan doğar/sürer'' der çift terapileri yani ortada ihtiyaç varsa ihtiyacın karşılanması için karşılıklı bir hareket var demektir. İhtiyaç sonlanırsa ilişki de sonlanır. Arkadaşlığın genelde yardımlaşma üzerine olduğunu düşünüyorum. İlla üstünü çıkar veya maddi bir beklenti olmasına gerek yok. İlişkilerde mutlaka tarafların belirli rolleri vardır. Siz x verirken y alıyorsunuz. Fark etmeseniz de üstü açık veya kapalı şekilde ilişkilerinizde belirli bir şeyleri daha fazla veriyor veya alıyorsunuz. Bu başka bir yazının konusu olduğu için şimdilik es geçiyorum. Arkadaşlık içinde yardım/iyilik konusu kaygan bir mevzu. 

Öyle bir gün geliyor ki, ister yapılan yardımların geri dönüşü diyelim ister ihtiyacımız olduğunda arkadaşımızın desteğini yanımızda hissetmek diyelim eğer imkanlar dahilindeyken kişiler bize bilerek yardım etmezse onlara dost/arkadaş diyebilir miyiz? Bilerek/isteyerek yardım etmemek/yardımı esirgemek demişken... Elimizde bir tane materyalist bir tane de ruhani bir örnek olsun. Diyelim ki elinizde bir miktar para var sokakta yaşayan birine, öğrenciye veya arkadaşınıza verebilecek durumdayken vermiyorsunuz. Şöyle bir baktınız ve ''çok da'' ihtiyacının olmadığına karar verdiniz. Kişinin beyanı ihtiyacı olduğu yönündeydi fakat tavrı yalvarır gibi değil, fiziksel bir engeli yok, kıyafetleri yırtık değil hatta utanmadan geçen sene tatile gitmiş; deniz kenarında fotoğrafı bile var diye yardım etmekten vazgeçtiniz. Verebileceğiniz o parayla veya fazlasıyla alışverişe çıktınız, meyhaneye gittiniz, yurtdışında gezdiniz veya evin/arabanın kredisini ödediniz. Diğer bir örnek olarak, işe ihtiyacı olduğunu bildiğiniz kişiyle işvereni veya iş için aracı olabilecek kişiyi, bir araya getirme imkanınız varken bunu yapmadınız çünkü söylerseniz o işveren/aracı zamanı gelince sizden bir şey isteyecek. Ne gerek var borçlanmaya değil mi? Hem şimdi ondan bir şey isterseniz ileride daha büyük bir şey istemeye fırsatınız/yüzünüz olmaz. 

Şunu demeye çalışıyorum: insan maddi-manevi yardım edebilecekken bile sırf karşıdaki ona göre ukala veya durumu iyi geldi diye bile yardımı esirgeyebiliyor. Algı yanılgıdır ve görecelidir. Uygunsuz olmayan şekilde davranmıyordur bile belki fakat siz kelimeleri, cümleleri, tavırları yani davranışın herhangi bir aşamasını yanlış nitelendiriyor olabilirsiniz. Bu ihtiyacı olan kişiyi nasıl gördüğünüze, ona koyduğunuz sıfatlara göre değişkenlik gösterecektir. Ülkemizde yardım alanın ve yardım edenin çok garip bir davranış paterni var. İnsanlar yardım alan kişi illa ''düşmüş/düşkün'' olsun istiyor veya ona düşmüş muamelesi yapıyorlar. Neye ihtiyacının olduğu önemli bile değil. Yardım isteyen, utanıp çekiniyor; küçüldükçe küçülüyor, yardım istediği kişi ise kibirlenip böbürleniyor. Bunu gerçekten incelemeye ve konuşmaya değer buluyorum. Ne ihtiyacınız olursa olsun, yardım edenin bireysel insafına kalmış bir durumdasınız. Yardımcı olan kişi neden bu kadar büyükleniyor? Bunun altında insani egolarımız mı veya başka şeyler mi var?  

Hayatımda çok yardım ettim, çok da yardım aradım. Yardım ararken duyduklarımı buraya yazsam gözlerinize inanamazsınız. Yani tahmin ederim zannediyorsunuz ama inanın tahminlerinizin çok daha ötesindeler. Ne hakaretler, ne küfürler... En çok da başta yardımcı olmak ister gibi yaklaşıp sonradan konuyu paralı sekse getirenler. Bu ülkenin ihtiyacı olanı ''becermek'' gibi çok ciddi bir problemi var. İhtiyacı olan ve bunu dile getiren insanlara neden hakaret ediyorlar ben henüz anlamış değilim fakat ihtiyaç sahibini zavallı ve düşmüş gördükleri için diye sanıyorum. Bebeklerle yapılan çalışmalarda insanın doğuştan iyi ve yardımsever olduğunu gösteren çalışmalar var. Durum böyleyken bencilliği veya kötülüğü sonradan öğreniyor olabilir miyiz? İnsanı, insan yapan nedir? Yani birine imkanımız dahilinde yardımcı olmayacaksak kendimize nasıl insan diyebiliriz? Bunun için çok zengin veya peygamber olmaya gerek yok. Kim, elinde ne varsa onu veriyor şu hayatta. İmkanı varken yardımı esirgeyene ben insan demeyi reddediyorum. Nihayetinde iyiliği veya yardımı aileden öğrenmek bu özelliğin davranış haline gelmesi için önemli kritik olabilir fakat kişi, başına kötü bir olay gelmeden veya tövbe edip hacca gitmeden de insanlara yardımcı olmanın öyle matah vya zor bir şey olmadığını kendi kendine keşfedebilir. Yaşasın ki beynimiz var, düşünerek doğruyu bulabiliriz. 

Birilerine iyilik veya yardım yaparken acaba o da bana yardım eder diye düşünmek eylemi bulanıklaştırıyor. Varsın her zaman yardımın karşılığı gelmesin. İşin sonunda iyiliği ve yardımı kendimiz için yapıyoruz bilincimizin içinde bu hayata bir kez geliyoruz. Konu ne olursa olsun; var olanı, kendimize saklamak çok değersiz ve bencilce. Kazanımlarımızı paylaştıkça başkalarının hayatlarına dokunuyoruz. Zihinlerinde yaşıyoruz. İster bir çocuğa yardım etmek, ister ağaç dikmek... Kendi kendimize olan görevimiz bence. 

İmkan varken birine yardımcı olmamayı kasten adam yaralamak olarak görüyorum. Kendi içinize sorun: yardım ve iyilik yapmak neden bu kadar zor? Kendinizle baş başa kalın ve o en derinlerde cevabını bulmaya çalışın. İmkanınız varken neden yardımcı olmuyorsunuz? Yalanlarınız, bahaneleriniz size kalsın. Menkul ve gayrı menkul karşılığında attığınız imzalarınız, kredileriniz size kalsın. Adına vicdan dediğimiz insani tarafınıza sorun bu soruyu: Gerçekten neden yardım etmiyorsunuz?