Kayıtlar

Ekim, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Öfke ve gürültü

Evin içinde, sokakta ve iş yerimizde; nerde olursak olalım gürültü hayatımızın her yerinde. Uyumamıza, dinlenmemize, müzik dinlememize izin vermiyorlar. Birbirine bağıranlar, çığlık atan çocuklar, korna ve inşaat sesleri, maç yayınları, yüksek sesle müzik dinleyen kırolar... Şehrin içinde ses, asla bitmiyor.  Bu insanlar neden bağırıyor? Ne söylüyorlar da duymuyoruz?  Olağan şartlarda insanların gürültü yapmasının birçok sebebi var. İstediklerini yaptırmak için, istedikleri olmadığında, seks yaparken, eylem sırasında slogan atarken, sinirlendiklerinde, canı yanınca, işçilik yaparken ve en önemlisi de seslerinin duyulmadığını düşündükleri zaman bağırır ve gürültü çıkarırlar. Bağırmadan sakince konuşabilmek, hatta tartışabilmek bir medeniyet göstergesidir. İnsan olarak çileden çıktığımız anlarda bile sakin kalmak ve çevreye zarar vermemek, sağlıklı olan bir erdem. En ilkel halimizle, dürtüsel şekilde camı-çerçeveyi indirmek, kendimize veya karşıdakine zarar vermek ve sürekli bağırarak öf

Yaşın geldi evlen artık

Blogumun ilk yazısı evlilikle ilgiliydi. Bana sorsanız öyle özel olarak seçip de yazmadım. Yazmak içimden geldi ve yazmaya başladım. Bugün de yazma listemde onlarca konu varken, yine evlilik hakkında fakat farklı bir perspektifle yazacağım. Ne kadar reddetsem de sosyal baskıyı oldukça hissettiğim bir dönemdeyim. Oldukça karmaşık bir olgu olduğundan evliliğin öncesi, sırası ve sonrasında fazlaca dinamik var. Konu bitmez yani. Bugün zorlama evliliği ele almak istedim. Bizim millet bu evlilik konusuna çok meraklı. Evlendirmeye de düğüne de bayılıyorlar!  Yaşam döngüsü içerisinde kadın okulunu, erkek askerliğini bitirdikten sonra ''hadi evlen'' ısrarları zirveye çıkar. Zaten ergenlikten beri ''ne zaman evleniyorsun/var mı biri?'' şeklinde ekilen soru tohumları, bu zaman diliminde yoğunlaşır ve hasatı beklenir. Aileler için çocuklarını evlendirmek adeta kutsal bir görevdir ve bu görevi layığı ile başarmak isterler. Evlilik yaşı gelene, üstüne vazife olan-olma

Ya meraktan ya meraktan

Çok meraklı bir toplumdan sesleniyorum sizlere. Niye bu kadar meraklıyız?  İnsan ilk doğduğunda sürekli şaşkın şaşkın etrafı izlerler. Yemek yerken farklı ses ve görüntüler, yemek yemesini kolaylaştırır. Belirli oyuncaklar ile bilişsel ve motor becerileri gelişir. Bir şeyleri keşfetmeye aç ve açıktırlar çünkü önlerinde bilinmeyen koskoca bir dünya vardır. Elleyerek, çoğu zaman da keşfetmek istedikleri şeyleri ağızlarına sokarak neyin, ne olduğunu anlamaya çalışırlar. Zamanla bu merak güdüsü ailenin sorulardan sıkılması veya eğitimsizliği ile azalır. Aile ''o ne, bu ne, neden?'' gibi sorulara olumsuz tepkiler verir ve bunu gören çocuk sorulardan yavaşça vazgeçer. Merakı desteklenmek yerine söndürülen çocuk daha az soru sormaya başlar. Ergenler de malum her şeyi biliyorlar. Siyasete apolitik olarak büyütülen ergen, haliyle kolay kolay felsefe ile de ilgilenmez. Var oluşa dair sorular ilgisini çekmez, pek merak da etmez. Ta ki biri ilgisini çekene kadar. O zamana kadar ilg

Yaşamın anlamsızlığı ve hedonizm paradoksu

İnsanın var oluşundan beri kendine ve çevresine sorduğu bir soruyu soracağım size: yaşamın amacı nedir?  Teknoloji ne kadar gelişse de hala insanın oluşması için 2 kişi gerekiyor. Eşeyli üreme sonrası anne karnında gelişiyoruz. Bir insanın içersinde organlarımız gelişiyor ve besleniyoruz. Hayata gelince bir süre anne sütü ile besleniyor ve zamanla anneden ayrı beslenir hale gelebiliyoruz. Dünyaya gelirken bize sorulmuyor. Ebeveyn, ülke veya zaman seçemiyoruz. Bir bekleme odası olmadığından, zamanı geldiğinde ağlayarak yaşama gözlerimizi açıyoruz. Bu durumda yaşama geliş sebebi ebeveynlerin isteği oluyor. Bebek/çocuk sevmek veya yaşlandıkça onlara bakmak için doğuma karar veriyorlar. Soy aktarımı, insanın içindeki Tanrı'nın bir yansıması ve evrimle ilgilidir. Yani birine yaşam vermek biraz Tanrı'cılık oynamak demek.  Hayatın, ülkeden ülkeye kültürle değişen kendine has düzeni ve matematiği vardır. Bizim ülkede bu genelde doğ-okula git-(varsa)askerliği yap-iş bul-evlen-çocuk yap-