Kayıtlar

Şubat, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ailemle yaşıyorum

Bireyselleşme dediğimde aklınıza neler geliyor? Birey olmak, yetişkin olmak sizin için ne demek?  Bebekken/çocukken bir bakım vericiye ihtiyaç duyarız. Gerek temel gereksinimlerimizi gerekse sevgi ve şefkat ihtiyacını karşılamak için bir diğerinden gelecek bakıma muhtacız. Belli bir yaşa gelince kendimize bakım verebilir hale geliriz. Meslek sahibi olup para kazanmaya başlayınca maddi özgürlüğü de kazanırız. Maddiyat bu dünya da her şey olmasa da çoğu şey demek. Birilerine bağımlı olmadan dilenen yerde yaşama, yeme-içme, hobi edinme, gezme ve en nihayetinde kendini gerçekleştirmek için ne gerekiyorsa, onları yapabilme özgürlüğü sunar bize.  Psikolojide ''leaving home'' (evden ayrılmak) gibi bir kavram var. Hem mental olarak hem de fiziken, içinde dünyaya geldiğimiz aileden/evden ayrılmak anlamına gelir. Tabii bu evden çıkın gidin, ailenizi arayıp sormayın demek değil. Bir yetişkin olarak kendinize bağımsız ve mümkün olduğunca özerk bir yaşam kurmak anlamındadır. Diyelim

Ben güzelden anlarım

Güzeller için bu dünya daha kolay yaşanabilir haldedir. Çirkinlerinse kaderidir kabul edilmek için kişiliğini kanıtlamak. (Yazar notu: yazının genelinde sürekli güzel/yakışıklı diye ayrım yapmak istemediğimden, güzel diye ifade ettiğim her hitap cinsiyetten, cinsiyet kimliğinden ve yönelimden bağımsız hoş/çekici insanlar için kullandığım bir ifade olacaktır.) Siz de etrafınızda gözlemlemişsinizdir, ilgi çoğu zaman güzellerin üzerinde olur. Bir şeyi isterken onu daha kolay elde edebilir, yardıma ihtiyaçları varken daha hızlı yardım bulabilirler. Oldukta trajikomiktir ki bazı sosyal çalışmalar bize insanların, sokakta yardım isteyen fakir ve üstü başı kirli birine yardım etmek yerine, giyimi kaliteli ve konuşması ''düzgün'' kişilere yardımcı olduğunu göstermektedir. Karnınızı doyurmak için bile insanların sizi beğenmesi gerekiyor yani. İnsanlar her ne kadar ''benim için iç güzelliği önemli, ben karaktere bakarım'' deseler de, biliyoruz ki birilerini önce d

Üç maymunu oynayan ahlak bekçisi

-Ön uyarı- Bu yazıda bahsedeceğim örnekler herhangi bir dinden ve ülkeden bağımsız olarak kaleme alınmıştır- Konuya giriş yapıp sizi huzursuzluğuma ortak etmeden önce, etik ve ahlakın -her ne kadar- kitabi bilgiye uzakta deneyimlenen kavramlar olsalar da, sözlük tanımına bir göz atalım. Etik, TDK'da meslekle ilişkilendirilmiş. Anlamlarından birinde ''ahlaki, ahlakla ilgili'' şeklinde belirtilmiş. Demek ki etik ile ahlak kavramını istesek de -ki istemiyoruz- birbirinden ayrı düşünemeyiz. Sözlükte ahlak ise ''bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kuralları, huy'' olarak tanımlanmış. Burada dikkatimi çeken şey, hem zorundalığı ve kuralları hem de huyu kapsayan şekilde açıklamasının olması. Zorundalık/kural olan şey aynı zamanda huy olabilir mi? Bu soru şimdilik burada dursun.  Ahlakın bir kısmı öncelikle aileden ve çevreden öğrenilir. Tabii çocuk aklı ile olanları sadece iyi-kötü diye ayırdıkları için, eylemlerin ahla

Korkma yemem seni ;)

Yine nerdeyse her gün karşıma çıkan bir cümle üzerinden bir şeyler yazmak istedim. Biriyle aktif olarak sohbetiniz olmasa bile ilk tanışma mesajı şu şekilde geliyor: ''merhaba ben x, y işi ile ilgileniyorum, uygunsan bişeyler içelim mi?'' Yani yüzyüze görüşmek için tek gerekli şey, belli ki birinin ilgisini çekmek. Karaktermiş, kafaların uymasıymış... Hiçbirinin önemi yok. Güzelsen, ok.  Arkadaşlık uygulamaları kullanma amaçlarının belki de en yaygın sebebi, bize uygun olduğunu düşündüğümüz insanları bulmak. Tanışırken klasik bir selamlamadan sonra hal-hatır sorulur, sonrasında insanları tanıyabileceğimizi sandığımız sorular sorarız. Sohbet bir noktada, amacı doğrultusunda yüzyüze görüşmeye gelir.  Bazen uzun konuşmalar sonrası, bazen de birkaç cümle sonra yüzyüze görüşme teklifi edilir. Kısa süre zarfında görüşmek isteyenler genelde yazışmayı pek sevmeyen, yazarak kendini düzgün ifade edemeyen/edemediğini düşünen, bulunduğu lokasyonda uzun süre kalmayacak veya seks bek