Kayıtlar

Mayıs, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Herkesin bir derdi var(mı?)

Bugün insanın ikiyüzlü olduğu bir konudan bahsedelim.  ''Herkesin bir derdi var.'' Öncelikle tanım yapmak gerekir değil mi? Dert nedir? Sıkıntı nedir? Bize dert olan, herkese olur mu? Evrensel bir dertlenme mümkün mü? Dert bende, derman sende mi yoksa dert bende, derman, sen de mi? Bize huzursuzluk veren, akışımıza engel olan her şeye dert/sıkıntı diyebiliriz. Olacağına varacak veya varmasını ümit ettiğimiz durum, düşünce, anların veya sabit bir durumun başkaları tarafından veya kendi kendimize engellenmesi ve/veya bozulması haline verilen isim diyelim. Her ne yapıyorsak, ne hissediyorsak, neyi amaçlamışsak bu durum devam etsin ve engel çıkmasın isteriz. Ve ne yazık ki (belki de iyi ki) hayat, hesaplanabilir bir pozitif bilim dalı değildir. Sonsuz değişkenler vardır ve insan zihni sadece birkaç senaryoyu önceden hesaplayabilir. Doğduğumuz çevre ve diğer her şey (genler, tanıştığımız insanlar, ölümler, doğumlar vs) bizi, biz yapan etkenler. Örneğin, zengin ve nis

Sokakta hanımefendi, mutfakta aşçı, Tinder'da orospu

Resim
Seks ayıp diye büyütülen insanlardan, sevişmenin din kavramından bağımsız, zihinde nasıl tabu olduğundan ve en sonunda ortaya çıkan hastalıklı hallerinden bahsedeceğim. Mümkün olduğunda cinsiyetçi olmadan fakat atanmış cinsiyetler üzerine heteronormatif bir şekilde olacak, bu kısım için kusuruma bakmayın. 2010 zamanında one night, fuck buddy gibi kavramlar ortaya çıkmaya başladı. Romantik ve tek eşli ilişkilenme dışındaki dışındaki türler yaygın hale geldi. Aynı zamanda LGBTİ+ hareketi de bu dalga içinde görünür oldu. Bu 10 sene içinde erkekler, başta seks için sevgili olurken, bu süreçte duygusal bir şey yaşanmadan da seksin yaşanabileceğini keşfettiler. Heteronormatif düzlemde kadın erkekten güç beklerken, kapitalizm düzlemde güç, paraya döndü. Kadın, kendi özerkliğinde para kazanırken/eğitim hayatına devam ederken, her özgür insan gibi ailesinin bulduğu birini değil de kendi istediği özelliklerde partner bulmak ister hale geldi. Fakat insanlar çalışıyor artık. Büyük şehirlerde yaşam

Yaşlanıyorum da... Benimle evlenir misin?

İnsan kendi yolculuğunda, yola çıkmaya korkuyor, bulutları nasıl izlesin? İnsanlar neden evlenir? Evlenmekten ne anlıyoruz?  Sevgi, çocuk, mecburiyetler, rastlantısal sebepler… Sosyal bilimler insanın sosyal bir varlık olduğu ile başlar. Demek ki varoluştan kaynaklı bir şekilde sosyal olmak zorundayız. Şimdilik bunu kabul ederek devam edelim. Bir annenin karnında büyüyor ve dünyaya geliyoruz. Doğduğumuzdan beri bir bakıcıya ihtiyacımız var. ”Tek başınalığın yükü ağır.” Zamanla öğreniyoruz kendimize bakmayı, ihtiyaçlarımızı tek başına karşılamayı. Bazılarımız kimseye muhtaç olmama konusunda çok hassas olduklar noktada kalıyor. Etrafımızda insanlar varken, içerisinde yetiştiğimiz bir çevrede yaşıyorken, işimize/okulumuza devam ederken bile yalnız hissedebiliyoruz. Bir anlam bulma gayeti, hayatı sorgulayan her insanın düşeceği çok karanlık ve derin bir kuyudur. Bu çaba içerisindeyken bir şeylere inanmak istiyoruz. Dine, insanlara, futbola… Bir şekilde ayakta tutuyor bizi ve körü körüne de