Kayıtlar

Mart, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Evet aldattım, bir sor neden?

O kadar kıskançlık dedik, sınır ihlali dedik, ilgi dedik. Hemen ardından bir de asırlık sorun haline gelen aldatma olayına bakalım bari. Milyonlarca insan akıllarda tek bir soru: insan neden aldatır?  İnsanın doğuştan çok eşli ve cinsel yönelimsiz olarak doğdunu, zamanla devlet, politika, din, aile vb. sebeplerle tekeşli ve hetero olmaya zorlandığını düşünüyorum. Partnerlerin tek eşli olması sistem tarafından yönetilmeyi de kolaylaştırır. Düzen oluşturmak için belirlenmiş kurallar vardır ve kaos çıksın istemezler. Yaşam döngüsü klasik ve tek düzedir: Doğ- okula git- iş bul- evlen- çocuk yap- öl. Herkes sizden bunları bekler. Bu sistemin dışına çıkmak isterseniz bir şekilde yaptırımlara maruz kalır, afaroz edilirsiniz. Bu yolda marjinal/orospu/ibne diye damgalanmanız da muhtemeldir. Kendi çizdiğiniz yaşam döngüsünde, kendi hızınıza uygun ilerlemeyi ne sistem ne de toplum istemez çünkü kendileri aynı bedelleri ödemiş, mutsuz bir hayata kendini teslim etmişken aynılarını sizin de yapmanız

İhmal edilmek VS ilgi manyaklığı

Bebeklik/çocukluk döneminde bakım verici kişilerin, çocuk yetiştirme tarzı, çocuğun duygu, düşünce, kişilik ve ilişkiler adına kendini gerçekleştirmesinde/oluşturmasında kilit görevindedir. Bir çocuğun gelişimi için sadece fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak yetmez. Aynı zamanda bilişsel faaliyetlerinin ve motor fonksiyonlarının da desteklenmesi gerekir. Araştırmalar, sadece fiziksel ihtiyaçları karşılanan fakat sevgi dahil, uyaran eksikliği ile büyütülen çocukların beyinlerinde hasar oluşturduğunu hatta bu durumun onları öldürebileceğini göstermiş durumda. Klinik psikolojinin çalışmayı sevdiği konulardan biri olan ''bağlanma kuramları'' da bebeklik/çocukluk çağındaki bakım-veren ve çocuk arasındaki ilişkiye dayanır. İhtiyaçları karşılanan çocuk, bakım verenine güvenli, karşılanmayan çocuk ise güvensiz bağlanır. Güvenli-güvensiz bağlanma nedir? Aslında blog içinde Google'da aratarak okuma yapabileceğiniz şeyleri anlatmayı sevmesem de, bu konuyu anlatmak için istisna y

Hayır dediysem hayır!

Kıskançlıktan bahsedip sınır ihlalinden konuşmazsak arkamızdan ağlar. Sınır ihlali, en geniş anlamıyla temel hak ve özgürlüğün ihlal edildiği durumları kapsar. Yaşam hakkı bunların en başında gelir. Nedir bu sınırlar, kişiden kişiye farklılık gösterir mi, ihlal durumunda ne yapmak gerekir? Kafamda yine deli sorular.  Tahmin edeceğiniz üzere, sağlıklı bir ilişkide (yüksek oranda/genelde) sınır ihlali yaşanmaz. Karşınızdaki kişi size ve sınırlara saygı duyacağı için ihlaller de pek olası değil. Konumuz her zamanki gibi, başımızın belası sağlıksız ilişki. Bu tarz bir ilişkide daimi olarak sınırları korumak için çaba göstermeniz gerekir. Cinsel şiddetle mücadele derneği'nin bu konuda çok sevdiğim sloganları var: ''hayır demek hayır demektir, belki demek veya sessiz kalmak onay vermek değildir!'' Konu ne olursa olsun, hayır cevabına rağmen ısrar devam ederse, orada sınır ihlalleri başlıyor demektir. Kısıtlanıyor veya sizin yerinize kararlar alınıyorsa orada da sınır ihla

Seviyoruz ki kıskanıyoruz

Aramızdaki kıskançlar parmak kaldırsın!  İnsan bir şeyi neden kıskanır? Onda o ''şey'' yok diye mi? Peki kıskandığı şey bir insansa ve halihazırda o kişiyle beraberse? Sevdiği için mi kıskanır? Ömrünü tüketmek istediği için mi? Gelin, beraber bakalım.  Kıskançlık kelimesine TDK ne demiş diye baktığımda, karşıma şaşırtıcı şekilde ''takınılan olumsuz tutum, hasetlik'' tanımı çıktı. Demek ki bunun olumsuz olduğu konusunda hemfikiriz, güzel.  Ego, arzu bazen de maddi durum sebebiyle bir şeyleri kıskanırız. Kıskanılan her ne ise ''güzeldir''. Birinin ona çirkin gelen bir şeye bakıp da ''ne kadar kahreden bir dertmiş ya, bu çok iğrenç bir şey keşke benim olsa'' dediğini duyamazsınız. İnsan, güzel olanı kıskanır. Güzellik burada arzu edilen nesnedir. Nesneye sahip değilken, onu görüp bizim olsun isteriz. Sahipken daha iyisini görmüş de olabiliriz. İnsan bu, açgözlü işte. Her şeyi kıskanabilir insan: kıyafet, ev, iş mevkisi, davra