Kayıtlar

Kasım, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kötü bişey demedim ki

İyilerin ödüllendirildiği, kötülerin cezasını bulduğu; herkesin hak ettiğini yaşadığı tek yer masallardır. Birkaç kötü karaktere rağmen masalın sonunda, herkes sonsuza kadar mutlu yaşar. Gerçek dünya ise masallara göre çok daha karanlıktır. Türlü saçmalık, entrika ve adaletsizlik vardır. Her ne kadar bazıları öyle olduklarını düşünse de kadınlar prenses, erkekler prens değildir. Öptüğümüz kurbağalar insana dönüşmez, üstelik siğil bulaştırırlar! Kısa boylu insanlar vardır fakat onlara cüce demeyiz. Kuaföre gidip yüksek bir ücret karşılığında kaynak yaptırmazsanız saçınız, kuleden aşağı sarkıtacak kadar uzamaz. Hadi kaynağı yaptırdınız, kuleyi de buldunuz diyelim, o saç o prensi taşımaz.  Çocukları gerçek dünyanın içinde masal anlatarak büyütüyoruz. Gerçekler o kadar korkunç ve can acıtı ki, onlardan olabildiğince uzak kalsınlar istiyoruz belki de. Kendimizce iyi bişey yapmak ve hayal güçerini geliştirmek için yapay ve pembe hikayeler anlatıyoruz. Erkan Can'ın Pamuk Prenses 2'de

Tabii abazanlar yüzünden götünüz kalkıyor

Bu yazının başlığı ''beni diğer abazanlarla karıştırma'' da olabilirdi fakat kullandığım başlık bu konudaki favorim.  Önceki yazılarımda kadın ve erkek olmanın zorluğundan bahsetmiştim. Kadın olarak var olmayı, var olmaya çalışmayı geniş perspektifte anlatmaya kalksam inanın, bu yazılar bu kadar kısa ve keyif verici olmazdı. Yine de bir yerlerden başladım ve yavaş yavaş devam ediyorum. Bu sefer neredeyse her gün duyduğum bir cümle hakkında yazmak istedim ''tabii size yazan abazanlar çok olduğundan götünüz kalkıyor. Normal böyle şımarık olmanız, cevap vermemeniz.'' Şimdi beraber bakalım: acaba kalkık, güzel götümüz abazanlar yüzden mi kalkmış ve kalkmaya devam ediyor? Öncelikle güzel kadın olmak demek, daha çok rağbet edilmek ve dikkatleri üzerine çekmek demek. Bu durumun iyi yanları olduğu gibi kötü ve saplantılı yanları da var. Herhangi bir kurumda/durumda işini halletmek/çözmek isteyen iki kadın var diyelim. Bedenen -görece- çirkin, daha az dikkat çek

Ben yanlış anlamadım sen yanlış ifade ettin

Doğduğumuzdan beri kendimizi çok farklı şekillerde ifade ediyoruz. Bu ifadeler içinde (yabancı dil bilmesek bile) vücut dili, en evrensel olanı. Vücut diline ek olarak çıkardığımız çeşitli sesler ve tepkiler, duyguları ve dertleri anlatmaya yardımcı oluyor. Kahkaha her yerde gülmek anlamına geliyor mesela. İrkilme korku, ağlamak hüzün/mutluluk, bağırmak/haykırmak öfke ve acı...  İletişimi farklı kanallar ile sağlasak da en temelinde, anlaşmak için bazı gereklilikler var. Örneğin, doğru anlatmak ve anlamak için sağlıklı/çalışan bir beyin şarttır. Sağlıklı bir kendilik algısı için sinyaller doğru bölgelere gitmeli ve algılar açık olmalıdır. Aynı zamanda patolojiler, mesajları ve uyaranları yani dünyayı olduğu gibi değil, çarpıtılmış şekilde anlamlandırmaya neden olacağından, iletişimi oldukça güç hale getirecektir. Sağlıklı bir iletişimden, dolayısı ile sağlıklı bir insandan bahsedebilmek için dış dünyadan gelen mesajları doğru okumak, iç dünyada (zihinde) muhakeme edip doğru şekilde ifa

Sanal arkadaş

Arkadaşlık başlı başına karmaşık bir konuyken bir de sanal versiyonu var. Eskiden arkadaş aramak oldukça zormuş. İnternet geliştiğinden beri arkadaş bulmak şüphesiz daha kolay hale geldi. Peki bunların ne kadarı gerçek arkadaş?  Yokluk her şeyin başlangıcı dostlar. Yokluğa/yoksunluğa düşen insan arayışa giriyor. Çevresindekilerden sıkılan veya farklılık arayanlar, internetin sonsuz kuyusuna el feneriyle girmeye karar veriyor. Kuyu karanlık ve uçsuz. Arayanın mevlasını da belasını da bulduğu gibi, her kim ne arıyorsa, doğru kanallar aracılığı ile onu buluyor. Arkadaşlık adı altında sevgili veya partner arayanlar bir kenara dursun, bu arkadaş bulma mevzusu nasıl gerçekleşiyor? Az arkadaşınızın olduğunu düşünüyor veya farklı bir çevre edinmek istiyor olabilirsiniz. Çoğu insan hep aynı çevreden insanlarla vakit geçirmekten yakınır ve farklılık ister. Günümüzde internet üstünden arkadaş bulmak yüzyüze arkadaş bulmaktan daha kolay. Arayışta olan da arkadaş aramaya online toplanan bir gruba,

Arkadaşım olur musun?

Var olduğumdan beri üzerine düşündüğüm arkadaşlık konusunda nihayet yazmaya karar verdim.  Arkadaşlığın kesin bir tanımı yok. Sınırları belli değil, akışkan, değişken ve komik olanı, biz hissetmeden tek taraflı da gerçekleşebiliyor. Yaşam boyunca nasıl arkadaş ediniyoruz, biraz buna bakalım.  Bebekler /yaşı küçük çocuklar, birbirlerine ''arkadaş olalım mı?'' diye sormazlar. Oyun odaklıdırlar ve oyun sırasında uyumlu oldukları kişilerle arkadaş olurlar. Uyumsuzları eleyip onlarla oyun oynamayarak arkadaş çevrelerini oluştururlar. Hatta istemedikeri çocuklarla oynamaya zorlanırlarsa ağlarak tepki verirler. Çocuklukta arkadaşlık yine oyun çevresinde fakat başlangıçta soru onayı ile gerçekleşir: ''Şey ben de oynayabilir miyim? Arkadaş olalım mı?'' Yine de belirgin gruplaşma ilk buralarda başlar. Grubun/çetenin belirli kuralları vardır ve gruba yeni gelen kişinin bu kurallara uyması beklenir. Oyun için gerekli materyal kiminse, genelde grup içinde onun kural

Sen de benim bildiğim erkeklerden olma

Kadınları, kadın öznesini kullanmayan queer biri olarak anlattım. Sıra geldi erkeklere... Aslına bakarsanız kadınları savunuyorum. Erkekleri ise, kadınlardan daha çok! Erkek tanımı için TDK, yetişkin adam, bay, er kişi tanımını kullanıyor. Günlük dil kullanımında bizler kız-kadın ayrımında olduğu gibi ayırıcı bir ifade kullanmıyoruz. Küçük erkek-büyük erkek giye bişey yok. Erkek, bildiğin erkek işte. Fakat burada farklı bir sorun karşımıza çıkıyor: Oğlan kim? Adam kim? Oğlan, eski ifadelerde yetişkin erkeklerin seks ihtiyaçlarını giderenler için kullanılan bir tanımdı. TDK da bile -hala- cinsel bakımdan erkeklerin zevkine hizmet eden sapık erkek şeklinde güncel bir tanım var. ''Adam olmak''tan başlayalım. Adam olmak, sokak jargonunda sözünün eri olmak, sağlam-güvenilir biri olmak anlamına geliyor. Peki neden birine insan ol veya güvenilir ol demiyoruz da adamlığı baz alıyor ve oraya davet ediyoruz? İfade ne olursa olsun, kişinin güvenilir olmasını veya kırılgan/hassas b

Ben senin bildiğin kadınlardan değilim

Son yıllarda bazı kelimeleri daha çok duyar olduk: kadın, kadın hakları, kadın cinayetleri, feminizm...  Mümkün olan her yerde sesleri çıkana kadar bağıran ve bir şeyler anlatan bu kadınlar ne diyor, neyin savaşını veriyorlar ve ben, neden bildiğiniz kadınlardan değilim?  TDK'da kadın, erişkin dişiye verilen ad olduğundan önce sıkça tartışılan ve hala kafalarda soru işareti olan kadın-kız ayrımına bakalım. Eski dilde kızlık zarı ''bozuk'' olmayan -ki bu bozukluk olayı da başlı başına tartışılması gereken hastalıklı bir kelime- veya henüz ''halası gelmeyen'' (regl görmemiş) dişiye kız, kızlık zarı ''bozuk'', regl görmüş veya evli olan dişiye ''kadın'' deniyordu. Cehalet işte. Allahtan gün geçtikçe beynini daha fazla kullanan insanlar, toplumsal cinsiyet ve feminizm konularında daha fazla düşünür ve konuşur oldu da kız-kadın arasındaki farkın ve tanımlamaların bu şekilde olmadığını insanlara anlatır oldular. İkinci popül