Yıllar sonra geleni neyleyim?

Feridun Düzağaç balımın da dediği gibi ''şu doğru zaman, doğru yer hikayesi...'' İnsanlarla ilişkilenirken en önemli şeylerden biri maalesef ki, zaman. Yani kişinin, kendi hayatının neresinde olduğuyla ilgili olan zaman dilimi. Yaşadığımız hayat gel-gitlerle dolu. Bazen yeni insanlar tanımaya açıkken, bazen bırak yeni insan tanımayı, hayatımızdaki insanlara bile tahammül edemiyoruz. Yeni insan tanımaya açık olduğumuzda da bazen uzun süreli, ciddi bir ilişki istemiyor, bazen de aşkın/sevginin peşine düşüyoruz. Bu tarz ilişkileri seçerken hayatımızın neresinde olduğumuz ve neye, ne kadar açık olduğumuz önemli bir belirteç görevinde. 

Gençliğinin baharında, her denk gelenle yatmak isteyen, tipi düzgün birini düşünelim. Ciddi bir ilişkiden çıkmış veya bu tarz romantik/uzun süreli ilişkilere inanmıyor olsun bu kişi. Böyle bir dönem içindeyken kafada sadece seks/takılmak varken ciddi bir ilişki yaşamak isteyen süper birisiyle tanışsa bile romantik ilişkilenme kurma olasılığı nedir? Doğru insan, yanlış döneme denk gelince yollar ayrılıyor. Siz her neye kapalıysanız, karşıdaki de kapalı olduğunuz şeyi yaşamak istiyorsa ilişkilenme olmuyor. Ya taraflardan biri ''belki fikri değişir'' ümidine tutunacak, ya da herkes kendi yoluna gidecek. 

Peki sorun veya olumsuz deneyim/yaşantı sonucu ilişki kuramadan kaybedince, onu tamamen unutuyor musunuz? Gerçekten onu beğenmiştiniz, kafalar da uymuştu ama bir şekilde kişiyi hayatınıza ciddi olarak almak istemiyorsunuz veya o sizi almak istemiyor. Birkaç sene sonra bir yerlerde yeniden denk geldiniz. İletişime geçmeden durur musunuz, yoksa şansınızı dener misiniz? Gözlemlerime göre yüksek oranda tekrar iletişime geçiliyor çünkü insanların içinde ukde kalıyor yaşanmayanlar. Fakat bilmedikleri şey, dereden çok suyun aktığı gerçeği. Hepimiz, her gün değişiyoruz. ''Her gün yeni bir ben'' olayı bir şekilde gerçek yani. Hayatınızın en garip/kötü döneminde olduğunuz için ilişki kurmadığınız kişiyle, bugün ilişkilenmeyi yeniden denemek istediğinizde, kim bilir artık o kişi hayatının neresindedir? (Burdan Fight Club'a da selam olsun.) Bir dönem yaşanan duyguları tekrar yaşayacağınızı, yangının küllerini yeniden yakıp geçeceğinizi düşünüyor olabilirsiniz fakat ne siz, ne de karşınızdaki aynı insan artık. Şöyle düşünün, yaşanan şey her ne ise o, o dönem güzeldi. Ortada bir büyü vardı, sonra o güzel insan, güzel bir ata binip gitti. Hayat bu ya, yıllar sonra bir şekilde denk gelseniz bile artık kimse o dönemdeki kişi değil. Araya yaşantılar, insanlar, acılar girdi. Sırf ''denk geldiği'' için mesaj atmanın, seni unutamadım demenin bir mantığı yok yani. Zamanında o ilişki türü her ne ise, sizin seçtiğiniz o şeye, onun da farklı bir şeye ihtiyacı vardı ve olmadı. Hepsi bu. Olmayınca, cidden olamıyor bazen. 

Yıllar sonra, zamanında aşkından öldüğümüz gelip de ''hadi seninim artık'' dese ne, demese ne? Durumu kabul edip yeniden tanışsak, konuşsak hatta yaşanan tüm olumsuzlukları unutup yeniden denesek bile beyhude. ''Zeitgeist'' (çağın ruhu) kafası biraz da. Dönemin yaşantıları, dönem içinde değerlendirilir ve yine kendi bağlamında anlam kazanır. Sadece ilişki olayları için söylemiyorum bunu. Bu, eşya, para gibi materyalist şeyler için de geçerli. Bir şeye bir dönemde çok ihtiyacımız vardır. Sonradan elimize geçince, ihtiyaç anındaki gibi bizi tatmin etmez. İhtiyaç nesnesi, ihtiyaç zamanında önemlidir. Sonradan bize gelse bile, artık eskisi gibi anlamlı değildir. 

Güzel insanları, sırf gözlerinizi kapattığınız için veya farklı taraflara baktığınız için harcamayın. Büyülü şeyler kolay kolay bulunmuyor. Sadece zaman dilimleri değil, beraberce yükleri omuzlamak da önemlidir. İş sadece bakabilmekte, görebilmekte bitiyor.