İhmal edilmek VS ilgi manyaklığı

Bebeklik/çocukluk döneminde bakım verici kişilerin, çocuk yetiştirme tarzı, çocuğun duygu, düşünce, kişilik ve ilişkiler adına kendini gerçekleştirmesinde/oluşturmasında kilit görevindedir. Bir çocuğun gelişimi için sadece fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak yetmez. Aynı zamanda bilişsel faaliyetlerinin ve motor fonksiyonlarının da desteklenmesi gerekir. Araştırmalar, sadece fiziksel ihtiyaçları karşılanan fakat sevgi dahil, uyaran eksikliği ile büyütülen çocukların beyinlerinde hasar oluşturduğunu hatta bu durumun onları öldürebileceğini göstermiş durumda. Klinik psikolojinin çalışmayı sevdiği konulardan biri olan ''bağlanma kuramları'' da bebeklik/çocukluk çağındaki bakım-veren ve çocuk arasındaki ilişkiye dayanır. İhtiyaçları karşılanan çocuk, bakım verenine güvenli, karşılanmayan çocuk ise güvensiz bağlanır.

Güvenli-güvensiz bağlanma nedir? Aslında blog içinde Google'da aratarak okuma yapabileceğiniz şeyleri anlatmayı sevmesem de, bu konuyu anlatmak için istisna yapacağım. Küçük bir çocuk düşünelim. Bu çocuğun nelere ihtiyacı olur? Öncelikli olarak fiziksel/temel yaşam ihtiyaçları giderilmelidir. Acıktığında uygun besinlerle yemek yemesi, dışkılama ihtiyacında altının temizlenmesi, yaşadığı ortamın temiz olması, uykusunu uygun bir yerde-yeterince alabilmesi gereklidir. Bilişsel olarak gelişmesi için de duygularına aynalama yapmak, kaygılı olduğunda duygularını regüle etmesine (düzenlemesine) yardımcı olmak, zihnini geliştirecek aktivitelerde bulunmak, koşulsuz/şartsız sevgi vermek ve bunu hissettirmek, fiziksel temasla şefkat göstermek önemlidir. Bu kısa gelişim psikolojisi açıklamalarından sonra konumuza geri dönelim. 

Sorunla karşılaştığında ailesiyle konuşamayan (sorunları konuşmamak için ağlayarak manipüle eden anne, sert mizaçlı baba, kapalı iletişim kurulan-sorunların yok sayıldığı bir aile vb.), fiziksel/sözel şiddetin yaşandığı, korku ve kaygılarını yönetmeyi öğrenemeyen, hastayken ilgilenilmeyen, sevgi görmeyen-sevgiyi nasıl göstereceğini bilmeyen, dokululmayan/okşanmayan, ihtiyacı varken terk edilen, desteklenici ifadelerle büyümeyen bir çocuğun, yetişkin olduğunda birçok problem yaşayacağı muhtemeldir. Sevdiklerine güven ve bağlanma sorunu yaşayabilir, soğuk/sert mizaçlı olabilir, sevgiye nasıl tepki vereceğini ve sevgisini nasıl göstereceğini bilmiyor olabilir ve ilgiye ihtiyacı çekebilir. Burada kilit nokta ihmal edilmek. İhtiyaçları görülmemiş, duyulmamış ve bu eksikleri yıllarca yok sayılmış biri, ihmal edilmiştir. İstismara uğramıştır. Kişinin göğsündeki bu boşluk, küçükken farklı formlarda kendini belli etse de (öfke, depresyon, farklılık ihtiyacı, içe kapanma vs.) bakım veren bu durumu fark edip duruma müdehale etmezse sorun, yetişkinliğe taşınır. Yetişkin kişi, herhangi bir olay karşısında önemsenmediğini, görülüp duyulmadığını hissederse, ihmal ediliş sancısı sızlamaya başlar. İstemsiz olarak çocuk dönemi hislerinin aktarımını yaşar: ''neden benle ilgilenmiyor? Ona ihtiyacım var ama beni önemsemiyor. Onun için birçok şey yaptım, o neden benim için hiçbir şey yapmıyor?'' Burada ihtiyacını karşılamayan kişi artık ailesi değil, yakın çevresidir. Tepkisel olarak öfke veya üzüntü ortaya çıkabilir fakat içerideki asıl ses, ihmal edilmiş bir çocuğun sesidir. Korkusunu/kaygısını hatta sevgisini nasıl yaşayacağını bilmeyen o çocuğun sesidir. Bunları deneyimleyenen kişinin ilgi görmeye ihtiyacı vardır. İlgi hissetmek taşan duygularını dindirmek anlamına gelir. (Burdan şema terapiye de girmiş olduk.)

Bir de ilgi manyağı/orospusu kişilere bakalım. Ben önce bu ifadeyi kullanan kişiye bakarım açıkçası. Neden birine böyle söyleme ihtiyacı duyuyor diye. İlgi manyağını, ilgi manyağı yapan şey nedir? Çok ''like'' almak istemesi mi, bedenini sergilemek istemesi mi, dramalar yaratmak istemesi mi? İlgi manyağı kişi için, ilgi neye hizmet ediyor? İlgiye neden ihtiyacı var? Hangi durumda, ne için ilgiyi hissetmek istiyor ve tetikleyicileri neler? 

İnsanları gözlemleyin. Bir anda ortaya çıkan uçlarda davranış değişimlerinde, radikal farklılıklarda hep bir tetikleyici vardır. Bir şey olmuştur. Ya beyni ya da hayatıyla ilgili mutlaka bir şey olmuştur. Belki bıktığı bir şey vardır, belki sesinin duyulmadığını, görülmediğini hissediyordur. Onu değişime iten şey nedir? Mesaj çoğu zaman ''beni fark edin'' olur. Söylemek istediği ve söyleyemediği şeyler vardır. Kişinin duygularını regüle edebileceği bir sistemi yoksa orada belirli davranış paternleri görmek de mümkün. Önemsiz, değersiz, ilgisiz hissettiğinde ortaya çıkan beden memnuniyetsizliği, madde kullanımı, rastgele güvensiz ilişki kurma, öfke nöbeti, çökkün duygu durumu bunlara örnektir. Kişinin terapiye giderek bunları fark etmesi ve terapide çalışılması sağlık açısından oldukça mühimdir. Çevredeki ilişkilenmelerinin destekleyici, geliştirici ve sağlıklı olması da aynı şekilde önem taşır. Sorun karşısında ''ben senin yanındayım, bu sorunla tek başına mücade etmek zorunda değilsin, ben burdayım, her şey yolunda, ihtiyacın olursa yanındayım'' demek, kaç yaşında olursak olalım, bize güçlü ve desteklenmiş hissettirir değil mi? Bu karşımızdaki insanın duygu regülasyonu yapmasına ve ilişkinin gelişmesine de yardımcı olacaktır. 

Kimin nasıl sorunlardan geçtiğini, sırtındaki yükleri, nelerle başa çıkmaya çalıştığını bilemezsiniz. Dışarıdan gördüğünüz tek şey ilgi manyağı, öfkeli, sorunlu biri olabilir fakat belki de içeride sevgi görmemiş, ihmal edilmiş bir çocuk vardır. Onu görmek, duymak, desteklemek istiyor musunuz yoksa sırtınızı dönüp görmezden gelmeye devam mı? İstediğiniz kadar gözlerinizi kapatın, o çocuk hep orada.