Korkma yemem seni ;)

Yine nerdeyse her gün karşıma çıkan bir cümle üzerinden bir şeyler yazmak istedim. Biriyle aktif olarak sohbetiniz olmasa bile ilk tanışma mesajı şu şekilde geliyor: ''merhaba ben x, y işi ile ilgileniyorum, uygunsan bişeyler içelim mi?'' Yani yüzyüze görüşmek için tek gerekli şey, belli ki birinin ilgisini çekmek. Karaktermiş, kafaların uymasıymış... Hiçbirinin önemi yok. Güzelsen, ok. 

Arkadaşlık uygulamaları kullanma amaçlarının belki de en yaygın sebebi, bize uygun olduğunu düşündüğümüz insanları bulmak. Tanışırken klasik bir selamlamadan sonra hal-hatır sorulur, sonrasında insanları tanıyabileceğimizi sandığımız sorular sorarız. Sohbet bir noktada, amacı doğrultusunda yüzyüze görüşmeye gelir. Bazen uzun konuşmalar sonrası, bazen de birkaç cümle sonra yüzyüze görüşme teklifi edilir. Kısa süre zarfında görüşmek isteyenler genelde yazışmayı pek sevmeyen, yazarak kendini düzgün ifade edemeyen/edemediğini düşünen, bulunduğu lokasyonda uzun süre kalmayacak veya seks beklentisindeki kişiler olur. İnternet üstünden sohbet edip yüzyüze tanışmak için geçmesi gereken belirli bir zaman dilimi yok elbette. Yazışma zamanından bağımsız olarak, yazışılan kişinin bize uygun olduğunu düşündüğümüz zaman görüşmeye karar veririz. Bu bazen bir saat olur, bazen de bir ay... Sonuçta herkesin istekleri ve beklentileri farklı farklı. Örneğin tek gecelik ilişki isteyen taraflar birbirlerine çıplak fotoğraf gönderip, fantazilerini konuştuktan sonra hemen görüşmek isteyebilir, uzun süreli bir ilişkilenme arayan biri günlerce mesajlaşıp karşı tarafı detaylı tanımayı tercih edebilir. 

İnternet üzerinden tanışırken elimizdeki doneler oldukça kısıtlı. Birkaç fotoğraf, varsa kısa bir tanıtım yazısı veya instagram adresi üzerinden kişilerle ''eşleşmeye''/konuşmaya karar veririz. Geri kalanı ise, yazışırken kullandığımız kelimeler ve ses kayıtları doğrultusunda gelişir. Kişinin yazışırken güven vermesi, komikliği, güzel/yakışıklı olması, iyi bir işinin olması ve ortak istekler/zevkler yüzyüze tanışmayı erkene çeken etkenlerdendir. Aynı dili konuştuğumuz birini bulunca içimiz kıpır kıpır olur ve tatlı bir heyecan ile bir an önce görüşmek isteriz. Yine de hayatın farklı dinamikleri vardır ve görüşmek için her zaman uygun olmayabiliriz. Bu durumda işinizin olduğunu, acil bir işiniz çıktığını veya görüşmek için biraz daha zamana ihtiyacınız olduğunu söylediğinizde bunu ''naz yapmak'' olarak nitelendiren bir tayfa var. Koskoca insanlarız yahu, neyin nazı olabilir? Bir de bu naz tayfasına ek olarak, kendinin korkutucu olduğunu düşünen, karşısındakini ondan zarar gelmeyeceğine dair inandırmaya çalışan insanlar var: ''korkma yemem seni, alt tarafı bir kahve içeceğiz, beğenmezsen kalkıp gidersin.''

Şimdi bu korku işin neresinde olabilir? Mantıklı şekilde düşünürsek, insanların olduğu bir yerde gerçekleşen görüşmede kimse kimseye kolay bir şekilde zarar veremez fakat toplum ruh hastası dolu! Kimin nasıl biri çıkacağı hiç belli olmuyor. Zorba veya patolojik kişi, her türlü kötülüğü yapabilir. Her ne kadar dilleri aksini söylese de kimsenin altında ''benden zarar gelmez'' yazmıyor. Yazışırken yeterince (ki bu yeterinin ne kadar olduğuna kişiler karar verir) sohbet etmediğinizde başınıza garip ve istenmedik şeyler gelebiliyor. Bunların ille de çok büyük veya absürt şeyler olmasına gerek yok. Diyelim ki saatlerce hazırlandınız; duş aldınız, makyaj yaptınız, güzel bir kıyafet ile buluşma yerine gittiniz. Kişi sizi gördüğü gibi ''ee sen çirkinmişsin, kısaymışsın, şişkoymuşsun'' derse kendinizi nasıl hissedersiniz? Buluştuktan beş dakika sonra (kendince bulduğu en nazik yol ile) işinin çıktığını söyleyip gittiğinde neler düşünürsünüz? Sohbet esnasında sürpriz şekilde ''ben de evliyim ya'' derse hatta açıklama olarak da ''sormadın ki söyleyeyim'' derse tepkiniz ne olur? 

Elbetteki herkes, herkesi beğenmek zorunda değil fakat gözlemlediğim kadarıyla bu kötü randevu tecrübeleri kısa süre yazışma sonrasında gerçekleşen hızlı buluşmalarda daha fazla yaşanıyor (bilin bakalım yazar bunu nasıl gözlemledi?) Uzun süreli yazışmalarda hayat görüşlerine dair daha fazla bilgimiz olduğundan, randevunun pek de kötü geçmeyeceğine dair bir öngörü oluşuyor. En kötü senaryoda bile kişiler, bir süre oturup sohbet ediyor ve birbirlerine saygılı şekilde konuşmayı sonlandırıyorlar. Sosyal medya üzerinden yazışma süresinin uzunluğu bu anlamda fayda sağlıyor. 

Erkekler bu durumu, kadınların korkuları üzerinden değerlendirseler de, bir yerde haklı değiller mi? Bunca taciz ve zorbalık varken, her gün gördüğümüz şiddet haberlerine artık şaşıramayan bir boyuta gelmişken, insanların birbirlerini biraz daha tanımak için bir miktar sürenin geçmesi kadar sağlıklı ve hatta mantıklı ne olabilir? Konu kimsenin kimseyi yemesi değil yani. Yüzyüze yaşanabilecek olumsuz durumlardan kaçınmak ve sonrasında iletişimi kesmek istediğinizde sıkıntı çıkaran zorbalara denk gelmemek için bunca çaba.

Hem söylesenize, kimin herkesle oturup on dakika bile olsa kendini anlatacak ve karşıdakinin hayatını dinleyecek kadar sabrı ve isteği var? Bu oldukça yorgunluk verici. Ayrıca ciddi bir sabır, bazen de özveri gerektiriyor. Hep baştan alıp bir kez daha, bir kez daha anlatıyoruz kendimizi. Yüzlerce, binlerce kez aynı şeyleri özet geçmeye çalışıyoruz. Buna daha sonra görüşmeyeceğinizi fark ettiğiniz biri için, sırf saygı olsun veya buluşuldu diye katlanmak uygun olur mu? Herkesle on dakika kahve içmek, ne kadar sabrınız var?