Enerji vampirlerini kucaklayın

Biraz yağmurlu/kapalı havaların yetkisine dayanarak biraz da yaşam sevincinin kaybolmasını konuşmuşken, bir de buraya bakalım: enerji vampirleri!

Çevrenizde ulaşabildiğiniz en yakın kişisel gelişim kitabına uzanın. Kitabın herhangi bir yerinde, mutlaka ''enerji vampiri'' veya buna benzer sıfat taşıyan insanlardan uzak durmanız gerektiğinin uzun uzun anlatıldığı bir bölüm bulursunuz. O kitaplar yardımıyla kendini geliştirmeyi hedefleyenlere, olumsuz insanları çevresinden uzaklaştırması öğütlenir. Okey. Hadi biz de öyle başlayalım!

Önce enerji vampiri kardeşi tanıyalım. Buna isim bulurken öyle aman aman bir yaratıcılık sergilememişler. Enerjiyi emcükleyen kimse demeyi tercih etmişler. Enerji vampirleri hepimizin hayatında, hemen hemen her yerde karşımıza çıkar. Gündüzleri etrafta gezebilir, kutsal sudan veya sarımsaktan korkmazlar. Neşeyle uyandığınız bir günün ardından bordo bereli kıvamında sizi bulur ve derdini anlatmaya başlarlar. Öyle bir anlatmaya başlar ki, anlattıkça yaşam enerjinizin düştüğünü ve içinizin karardığını hissedebilirsiniz. Şimdi vampirin yüzüne ''durum emme'' de denmez, ee mecburen doymasını beklersiniz. O anlatır da anlatır... Sizin enerjinizi alır ama gariptir ki sizden aldığı enerjiyi kendine kazandıramaz. Yani gideyim de şunun enerjisini sömüreyim, tüm enerjisi bana geçsin demez. O sadece anlatma derdindedir. İşini halleder ve gider. 

''Bir kitap okudum ve hayatım değişti'' deme ümidiyle okuduğunuz kişisel gelişim kitaplarının yardımıyla enerji vampirlerini fark ettiniz ve gaza gelip size sürekli/genelde olumsuz şeyler anlatan/hissettiren insanları hayatınızdan çıkardınız. Şimdi etrafınızda sadece pozitif insanlar kaldı. Bu minvalde artık sizin de çevrenizde negatif bir insan olma hakkı elinizden alındı çünkü herhangi bir şekilde ''negatif basarsanız'' o pozitif insanlar da sizi kendi çevrelerinden çıkarır, biliyorsunuz. Tebrikler! Artık siz de toksik pozitifliğin bir neferisiniz. 

Toksik pozitiflik derken neyden bahsediyorum? Bu tanım kendi içinde ve dışında olumsuz duygulara yer açmayan, onları olumluları ile değiştirmeye çalışan, buna kendini zorlayan, gerçekleri görmezden geldiğimiz durumlar için kullanılan bir ifadedir. Toksik pozitif insanlar çevrelerinde olumsuz şey görmeye tahammül etmez, ''only good vibes'' sözünü motto kabul eder, enerji/evren gibi şeyleri hayatlarının merkezine alırlar. Tabii bunları yapanlar direkt toksiktir demiyorum, celallenmeyin hemen, anlatıyorum. 

Hayatın olumlu olduğu kadar olumsuz halleri de vardır. Hepsi bir bütündür, parçalanamaz. Hepsini fark edebilmek, onlarla yüzleşmek ve yok saymamak gerekir. Sağlıklı bir insanın, bütün duyguları hissetmeye hakkı vardır. Hepsini yaşamak, yaşanmasına izin vermek ve sindirmek gerekir. Bahsettiğim, aman acıya kendimizi teslim edelim, yerlerde sürünelim değil elbette. Bu bir denge işi. Olumsuz duygu ve olayları yok saymak, görmezden gelmek, gerçek dışı bir algıdır. Kişi olumsuz duygulardan neden bu kadar kaçıyor, neyle yüzleşmekten korkuyor önce oraya bakmak lazım. Her türlü duygu bize ait ve ayrı bir parçamız. Biz, hepsi ile tamız. Her zaman mutlu olamayız. Yok yani öyle bir dünya. Yaşantılar, ani değişimler, hava durumu vs. hayatın içindeki her şey modumuzu etkileyebilir. Bunu görmek ve buna izin vermek varken sadece olumluyu görmeye çalışmak, ona tutunmak, gerçeği reddetmek, kendini kandırmaktan başka bir şey değildir. 

Hadi diyelim tüm enerji vampirlerini hayatınızdan çıkardınız. Kendinizi toksik bir pozitifliğe teslim ettiniz. Peki, nereye kadar? Şimdi kime, nasıl dert anlatacak, kimle üzüleceksiniz? Kurduğunuz o toksik çevreye anlatamazsınız, dışlanırsınız. Yapaylıkla oluşturduğunuz o dünyada sıkışır, bir gün bir yerde muhtemelen patlama yaşarsınız. Görmezden gelinenler genelde panik atakla ortaya çıkar. Sebepleri basittir. Duyguları ve yaşantıları yok saymanız, konuşup yüzleşmemeniz, olumsuzu, olumlu ile yer değiştirmeye zorlamanız ve üstünü örtmenizdir. Artık kaçtığınız ne varsa, hepsi birikmiş halde karşınızdadır. 

''Ee kardeşim ben modumu düşürenleri sevmiyorum, benden uzak olsunlar, zorunda mıyım?'' derseniz, her zaman olduğu gibi size bazı yanıtlarım olacaktır. Öncelikli önerim enerji vampirleri ile empati yapmaya çalışmak. Bakın, çalışmak diyorum çünkü bu gayret ve mangal gibi bir yürek/göt ister. Vampir diye etiketlediğiniz kişi, ne yaşıyor? Önce ona dikkat edin. Ortada gerçekçi bir sorunla mı mücadele ediyor yoksa kendini sıkıntılı durumlara özellikle mi sokuyor? Bir döngü var mı burada? Kaostan besleniyor mu? Gerçekçi bir sorun olması durumunda ilişkilenmeniz ve sabrınız boyutunda onu dinleyebilir ve destek olabilirsiniz. Döngü içinde ise de uygun bir dille, incitmeden, durumu fark etmesi sağlanabilir. Konuşmalarda sadece karşınızdakinin değil, sizin de iyi oluş haliniz önemlidir. Bunu öncelik alarak karşınızdakine onu dinlediğinizi, duyduğunuzu ve fark ettiğinizi söyleyip akabinde durumu bir uzman yardımı ile çalışmasının ona daha iyi geleceğini ifade edebilirsiniz. 

Yeri gelmişken bir de olaya tersinden bakalım hadi. Diyelim ki o enerji vampiri sizsiniz. İnsanlar sırf derdinizi dinlememek için sizinle görüşmüyor. Nasıl hissedersiniz? Dışlanmış, görülmeyen, önemsenmeyen veya yanlış biri gibi, değil mi? Biraz empati bebeğim.

İnsan olarak bir bütünüz. Ne yaşıyorsak, çevremize onları anlatıyoruz. Her zaman olumlu şeyler yaşamadığımız için daima olumlu olamayız veya konuşamayız. Olumsuz şeyleri de anlatmak ve çevremden destek bulmak isteriz. Hem arkadaşlık dediğin iyi günde-kötü günde. ''Ne negatif bastın, bıktım derdinden'' diyen birinin arkadaşlığına güvenebilir misiniz? Veya acıyı görmezden gelene iyi bir insan diyebilir misiniz? Şahsen, enerji vampirlerini kucaklayın derim. Yani gerçekten kucaklayın, sarılın. Hislerini anlamaya çalışın. Destek olamıyorsanız bile onu fark ettiğinizi fark ettirin. 

Hem sen görmezsen, o görmezse, nasıl çıkacak karanlıktan aydınlığa enerji vampiri?