Bak, ne yazıyor orada?

İnsanlar oldukça çeşitli canlılar. İnsan zihni ise yapı, gen, çevre doğrultusunda eşsizdir fakat belirli davranış paternleri üzerinden belirli kategorizasyonlara girebilir. Doğduktan sonra sürekli olarak çevreden gelen uyarıcılara maruz kalıyoruz. Her uyaran yepyeni şeyler öğrenmeye zemin hazırlıyor. Dikkat özellikle bilişsel psikolojinin sevdiği bir konudur. İnsan olarak nelere dikkat ediyoruz? 

Bebeklik döneminde işler kolay. Farklı veya yüksel desibel sesler veya renkli objeler hemen ilgimizi çeker. Bakım veren bu uyarıcıları sürekli kullanırsa alışırız ve ''sönme'' gerçekleşir. İlgi çeken artık ilgi çekici hale gelmez. Yaşam boyunca bu durum devam eder. Bir şeye alışınca, ilgimizi yitirir ve yeni şeylere yöneliriz. İlginin sürdürülebilir olması için yenilik şarttır. Dikkatimizi çeken şeylere yöneliriz. Okul hayatına ilk başlayınca her şey renklidir. Renk renk kağıtlar, hamur, yapboz derken bize en uygun şeyi bulur onla oynarız. İlkokulda alfabeden başlanarak dili yazılı şekilde öğrenmeye başlarız. Anadil evde konuşuluyor olsa bile okumayı-yazmayı ve dilin kurallarını okulda öğreniriz. Seslerin okunuşu, imla kuralları ve Atasözleri gibi şeyler öğretilir. Okul hayatına devam ettikçe Türkçe dersi, Edebiyat ve Dil Bilgisi dersine dönüşür. Dil bilgisinin detayları; edatlar, fiilimsiler derken bir de kelimede, cümlede, paragrafta anlam gibi pratik yapmayı gerektiren konular önümüze gelir. Bir de ek mevzusu var ki, hala insanların çoğu -de ve -ki eklerini doğru şekilde ayırmayı çözememiş durumda. Aslında ömrümüzün hatırı sayılır bir süresinde dil eğitimi alıyoruz. 

Biz millet olarak kitap başta olmak üzere yazılı kaynak pek okumuyoruz. Yayınevleri, popüler kitap dışında kitap basamamaktan şikayetçi. Ne kaliteli bir yayın var ne de yazanı teşvik eden bir sistem... Okunmak için ya Wattpad gibi yerlerden yarı erotik vampir hikayesi yazmalı ya da sosyal medyadan popüler ve bilgi içermeyen yazıları ''kişisel gelişim'' adı altında kitaba dönüştürmelisiniz. Zaman geçtikçe bilgiye, hele ki kaliteli bilgiye ulaşan sayısı düşüyor. Araştırma bilgisi zaten yok. Sosyal medya üzerinden insanların ilgisini 3-5 saniyede çektiniz çektiniz. Yoksa kimse ne okuyor ne de ilgileniyor. Yazılı yayınlar zamanla görsele dönüşüyor. Uyarıcının bol olduğu dünyada insanların ilgisini çekmek gitgide zorlaşıyor. Hadi diyelim ilgiyi çektik. İnsanlar yine de okumuyor ve sadece göz gezdiriyor veya okuduğunu anlamıyor. Doğru okumak için dikkat gereklidir. Hızlı bir göz gezdirmede ise oldukça yanlışlar yapılabilir. Gün içinde yorgun veya meşgul olduğunuz için bir şeyi yanlış okuyor veya okuduğunuzu anlamıyor olabilirsiniz. Ben ise bunu sürekli yapanlardan bahsedeceğim. 

Yanlış okuyan insanlar genelde sadece harf hatası yapmıyor, komple kelimeyi yanlış veya eksik okuyor. Ya da işine öyle geldiği için şansını deniyor. Anlamanız için örnek vererek ilerleyeceğim. Sosyal medyada ''A yerde olan var mı veya B yerde ev arıyorum'' yazdığınız diyelim. Alfabenin geri kalan her yerinden cevap geliyor. ''X yerdeyim olur mu? Z yere gelince haber ver.'' Belki düşer ümidi ile ekmeğinin peşinde olan tayfadan bahsetmiyorum. Sizin özellikle lokasyon belirttiğiniz yeri/kelimeyi okuyan ama okumayan, yine de mesaj atan ''A'da mısın'' dendiğinizde ''ben onu okumamışım yaaa'' diyenlerden bahsediyorum. Veya anket yapıyorsunuz diyelim. ''C olanlar cevapsın lütfen'' diyorsunuz. Yine alfabenin geri kalan harfleri yani konuyla ilgisi olmayanlar cevap veriyor. Sorsan herkes, her şeyin uzmanı ama okumaya gelince yok. Bir şeyi bilmiyorsan, bilmiyorsun. Basit işte, neyi zorluyorsun? Sebebi sorunca cevaplar hep aynı: görmedim, bakmadım, yanlış okudum. Niye işte? Kendini ifade eden kişi, çokça cümle kullanarak detaylı bir şekilde ne istediğini ifade etmiş. Neden bu alakasız cevaplar? Cehalet ve ''belki düşer'' ümidi dışında ben bir cevap bulamıyorum.

Bu insanlar sadece zaman kaybı yaşatarak sabır tüketiyor. Sorsan okuması-yazması var ama yazıda zaten çoktan belirtilmiş şeyi, bir daha-bir daha soruyor veya soruya bambaşka cevaplar veriyorlar. Sorulan veya konuşulan konuyu, farklı sebeplerden ötürü anlamamış olabilirsiniz. En azından yazılanı doğru okumakla başlayabilirsiniz. Kişiye sormak yerine, elinizin altında olan ve sürekli ulaşabildiğiniz internet üzerinden araştırma yaparak bilgiye ulaşabilirsiniz. Anadili doğru kullanmak ne kadar zor olabilir? Tanışmak isterken ''slm, mrb, nbr'' gibi MİRC ifadelerini kullandıkları yetmiyormuş gibi bir de yanlış ifadelerle zaman kaybettiriyorlar. Herkesin edebiyat bilmesine, edatları doğru kullanmasına veya Türkçe öğretmeni olmasına gerek yok fakat en azından ''merhaba'' yazmaktan erinmeyin veya harf kullanmaktan erindiğiniz insanlara yazmayın. Okuduğunuz bir yazıyı ''burada ne demek istemiş, kim için bu soru'' diye sadece 2 saniyenizi vererek düşünebilirsiniz. Evet, evet inanıyorum size, bunu yapabilirsiniz. 

Hayat umumi tuvalet görevlisinin cama büyük harfler ile ''ücretleri çıkışta veriniz'' yazdığı halde girişte parayı vermeye çalışan kişilere tekrar tekrar ''ücret çıkışta'' demesi ve yine de tuvalete giren kişinin ''ücreti çıkışta mı veriyoruz'' demesi gibi bişey...

Evet. Ücret çıkışta. Bak, yazıyor.