Seksin keşfi ve cezalandırıcı politikası 2

 (Küfür, argo ve kişileri psikolojik olarak tetikleyecek ifadeler içerebilir.)

Yazının ilk kısmında seksi keşfettik. Şimdi ne olacak? Yaşantılarımızın dilimizi nasıl inşa ettiğinden ve ''cezalandırıcı politika'' derken ne anlatmak istediğimden bahsedeceğim. Söz, sıkıcı olmayacak. 

Eğer sosyal medya kullanıyorsanız bir şekilde ''toplumsal cinsiyet, toplumsal cinsiyet tartışmaları/dersi/araştırmaları, cinsiyet eşitliği, cinsiyetçilik'' gibi ifadelere denk gelmişsinizdir. Bu terimler sadece ''feminizm saçmalığı'' mı yoksa altında başka şeyler mi var? Kadınlar her seferinde sokaklara çıkıyor, eylem yapıyor, kampanyalar düzenliyor. Erkeklerden nefret ettikleri için mi yapıyorlar bunları? Ne diyorlar, ne demek istiyorlar, en önemlisi de kime anlatıyorlar, bu yazıda anlamaya çalışalım. 

''Cinsiyet rollerini'' yani ''hangi cinsiyet nasıl davranır/davranmalıdır?'' sorusunun cevaplarının toplum tarafından belirlenmiş hallerini burada tek tek anlatmayacağım fakat bu cinsiyet meselesi, anne karnında başlıyor. Hangi cinsiyete aitseniz adınıza belirlenmiş renklerde bir oda düzenleniyor ve kıyafetler alınıyor. Oyuncaklar cinsiyete göre seçiliyor. Anaokulunda/evinde/mahallesinde kavga ediyor oyuncağını başkası alıyor diye. ''Aaa kız çocukları hiç silahla oynar mı ver bakayım onu Hasan'a/Oğlum senin elinde oyuncak bebeğin ne işi var, ver bakalım onu Elif'e'' deniyor. Böyle böyle atılıyor tohumlar beyinlere. Hatta küçücük çocuklar karşı cinsiyete dair bir davranış sergileyip arkadaşları tarafından alay edilince ''öğretmenim bana erkek dediler/bana kız dediler'' diye ağlıyor. Çünkü gruptan dışlandığını hissediyor. Çünkü karşı cinsiyet gibi olmak, onun için kötü bir kimlik o an. İlkokulda değişiyor durumlar. Bu sefer kız-kıza, erkek-erkeğe oynuyor, mümkün değil karşı cinsle oyun oynamak istemiyorlar. Ortaokulda bir kez daha durumlar değiştiğinde birbirlerinin peşinden koşuyorlar. 


Küfür nedir? Hakaret ile farkı nedir? En sık kullandığınız küfürler nelerdir? 

Konuşmayı öğrendiğimiz ilk zamandan itibaren küfür ediyoruz. Basit küfürlerden, detaylı ve yaratıcı küfürlere doğru ilerliyoruz. Bazen betimledikçe betimliyoruz ki karşı taraf bu küfrü daha iyi hissetsin ve daha fazla zarar versin. Bazen de nefessiz saydırıyoruz...

Çocuklar da küfürleri ilk olarak etraflarından duyarlar. Aile ilk küfürleri gülerek karşılar hatta başkalarının yüzüne söyletmeye çalışır. Ama çocuk bu durur mu? Her yerde söyler bu lafları. Topluma yavaşça karışan küfür eden çocuğa artık küfrü etmemesi için ceza verilir. Çocuk ise her gün anlamını bilmediği sözleri etrafına saydırır. Bu küfürlerin hepsi elbetteki masum değildir (küfür nasıl masum olur bu da burda bi kalsın). Cinsiyetçi küfürler burada başlar. Çocuk, sözlerinin kötü olduğunu ve zarar verici olduğunu hisseder fakat anlamını ve ne hissettirdiğini bilmez. Neyin ne olduğunu yaşı biraz daha büyüdüğünde, işin içine cinsellik girmeye başladığında anlar. Çünkü o zaman 31 var, meme var, porno var...

Küfürlerin genelde namus kavramı üzerine olduğunu fark ettiniz mi? Birinin annesi, karısı, kızı üzerine çeşitli zaman ve mekanlarda, türlü pozisyonlar ve türlü vücut bölgeleri ile saydırılan küfürler. Ülkemizde ''ana-bacı yapmak'' diye argo bir tabir bile var. Aynı zamanda en kutsal görülen şey de bunlar. Ne kadar ironik değil mi? Hem birine zarar verip ve mahkemede ''anama sövdü'' de, hem de hayatın her alanında insanlara ''orospu çocuğu'' diye küfret. Aslında sebebi basit. İnsan, ilk önce, birine zarar vermek için kutsalına saldırıyor. O kutsal şey bu coğrafyada anne oluyor. Sırf kötü hissettirmek için, gerçeklik payı olmasa da, karşıdakinin zarar görmesi için yapıyorlar. 

Farklı bir yerden bakalım. İngilizcede ''fuck you'' iki anlamda da kullanılırken dilimizde, sadece aktif olan, yani eylemi yapan kişinin söyleyebildiği bir anlamda kullanılıyor. Örneğin İngilizcede karşılıklı tartışan iki kişiden erkek olan ''fuck you'' derse ve kadın da ona ''fuck you'' derse, ''seni sikeyim'' e karşılık ''ben de seni sikeyim'' anlamındadır (aman allahım blog nerelere gidiyor) fakat Türkçede kadın ''seni sikeyim'' dese, sadece güler geçerler. Çünkü penisi yok, nasıl sikebilir değil mi? Dilimizde sadece penise sahip olanların penetre edebileceğine (içe girmenin fransızce ve latince kökü) dair bir inanç var. Bu da erkekliğe olan övgüyle ilgili. Karadeniz'in belirli bölgelerinde ''uşağum koysun amina'' diye bir küfür var. Kadın, başka bir kadına söylüyor bunu. Kendisi yapmıyor da erkek olana yaptırıyor eylemi. Bunla beraber Romanlarda da ''kocam seni siksin'' cümlesine karşı ''siksin de am görsün'' gibi, enteresan bir cümle de var. Kültürel bir farklılık gösteriyor yani bu meseleler. 

Dildeki yanlış inşalardan biri de sikerek ceza vermek üzerine. İngilizcede ''make love'' kavramı varken biz hiç ''aşk yapmak'' demiyoruz. Hoş eski Türkçede ''sevişerek evlenmek'' lafı var ama bu hoş sohbet anlamına gelen ve bizim gündelik yaşamda kullanmadığımız bir ifade olarak raflarda kaldı. Sevişmenin zevk vermek, zevk almak ve beraberce iyi hissetmek için yapılan eylem olduğu bir kenara dursun, sanki aktif olanın pasif olana ceza vermek için yaptığı bir şeymiş gibi bahsediliyor: ''Şimdi seni sikeyim de gör, sikerim lan seni, siktirtme belanı'' gibi. Ayrıca hetero erkeklerin lezbiyenler için söylediği aşırı yaygın fobik bir cümle var: ''ben bi sikeyim de aklı başına gelsin/sikeyim de normale dönsün.'' Yani lezbiyen daha önce düzgün seks yapmadığı için lezbiyen ve bu çok iyi seks yaptığını iddia eden kişiyle seks yapınca akıllanacak ve erkeklerden hoşlanmaya başlayacak. Ay yazarken bile tansiyonum oynuyor, bu nasıl bir cehalet ve fobi?

En başından beri sekste aktif olan güçlü, pasif olan aciz olarak ifade ediliyor. Siken güçlüdür yani sikilen değil. Kimse keyif ve haz almak için bu işi yapmıyor, bir rütbe elde etmek veya karşıyı cezalandırmak için seks yapıyor gibi. Bu zarar veren kişiler, birlikte olmak istediği kadınları aşağıladığı gibi, gaylere de belki bu yüzden fobik yaklaşıyorlar. Bir yönelim ve kimlik meselesi değil onlara göre. ''Ardını dövdürüyorsan'' aciz, aşağılık ve zavallı olmalısın. Çünkü ''erkek adam dediğin'' vurur, vurdurmaz. Aynı kafa, seks işçilerini de aşağılıyor. Kimse onla yatmazken para karşılığı birlikte olan kişiye hem bedenen hem mental olarak zarar vermeye çalışıyorlar. Bazıları yapılanı  iş olarak görmüyor. Onca öfke, birisi hayatını seksten kazanıyor diye sadece. Bilmiyorlar ki, herkesin vücudu kendisine. Onla ne isterse onu yapar. Kimseye zarar vermediği sürece, isteyen istediği ile istediği şeyi yapar. 

Bir de adam olma konusu var. Bazı insanlar buna o kadar takıntılı ki, cinsiyet rolüne uygun şekilde davranmadığınızda zarar vermeye çalışıyorlar. Erkek erkeklere zulüm olurken, bazı kadınlar da bunu besliyor. Ne demek ''erkek dediğin böyle davranır?'' Bıyık bırakınca mı erkek, küfür edince mi, maça gidince mi, zincir kolye takınca mı, ölümcül derecede kıskanınca mı? Bunları yapmayınca kadına mı dönüşüyor artık? E bunların hepsini ben de yapıyorsam, erkek mi olmuşum çoktandır? Hatta biraz daha düşünelim bu konu üstüne. ''Kadın kadına öpüşünce iyi de, erkek erkeğe öğğğ'' mevzusu var ya hani. Estetik geliyormuş muş çoğuna hani bilirsiniz. Bunda da ortada gerçek bir penis olmadığı için, yapay olanı ve oyuncaklarla yapılanı gerçek bir seks olarak görmüyorlar. Gerçek penis yoksa, gerçek bir seks, haliyle savunulması gereken bir erkeklik de yok ortada. 

Kadınla birlikte olmak için 40 takla atan erkek, zaten travmatik öğrendiği ve geliştirmediği seksi ile, ne kondom kullanmayı biliyor, ne temizlenmesini, ne de seksin öncesinde ve sonrasında nasıl davranması gerektiğini. Yalan atarak başlıyor flörte, zarar vererek bitiriyor. Küfür ediyor; sadece partnerine de değil, herkese cinsiyetçi küfürler ediyor. Her gün erkek olduğunu ispatlıyor çevresine farkında olmasa da. Bu da çok ciddi bir gerilim yaratıyor kendi içinde. ''Asansörde öpüşen dayılar'' gibi, insanlar belli bir yaştan sonra süperegolarını bir kenara bırakıyor. Aslında kendinizi ispatlamanız gereken birileri olmayınca, dönüyorsunuz içinize. O zaman erkekliğin deliklerle ilgili bir mevzu olmadığını anlıyorsunuz. Prostat masajının da peggingin de (seks oyuncağı ile yapılan anal seksin adı) ''adamlıkla'' bir ilgisinin olmadığını ve yaş ilerledikçe etrafınızda bundan ne kadar keyif alan insan olduğunu fark ediyorsunuz. ''İbne misin?'' sorusunun bir ihtimalle bile olsa sorulmayacağı, sorulsa bile cevabının hiçbir şekilde önemli olmadığı bir zamanda buluyorsunuz benliğinizi.

Bu toplum, erkekleri çok acımasız büyütüyor. Bir sürü rol var erkeğe biçilen, bir sürü görev. Kimse kendi gibi davranamıyor ki... Hep içine atıyor, en basiti ağlayamıyor bile. Genç yaşlarda duygu ve düşüncelerini söyleyebilen erkek sayısı ne kadar az farkında mısınız? Nasıl gördü ise öyle davranıyorlar çünkü. Babasından, dayısından öyle görmüş. Yaş aldıkça, okudukça anladıkça, insanlara zarar vermek yerine onları anlamaya çalıştıkça insan oluyorlar. Olmazsa zarar vererek devam ediyorlar yaşantılarına. Erkek olmak/kadın olmak değil yani mevzu. Kim ne derse desin cinsiyetiniz başkaları size x, y dedi diye değişmeyecek. Kimse size orospu veya ibne dedi diye de öyle olmayacaksınız. Aşağılmaya çalışacaklar ama siz değerlisiniz çünkü biliyorsunuz, farkındalığınız yüksek. Bir kere almışsınız o zehri. İnsan olabilmenin ne zor ve ne eşsiz olduğunu artık biliyorsunuz. Hiçbir şey bunu değiştirmeyecek. 


kadın-erkek değil,
x-y değil,
yaşasın insanların eşitliği!